Depremin sarstığı 11 ilden biri olan Adıyaman’dayız. Depremden sonra hayalet kent olarak tanımlanan Adıyaman’da hasarlı evlerin çoğu yıkılmış, ayakta kalan binalar ise hasarlı. Kıbrıslı 26 genç voleybolcu ve 9 veliye mezar olan İsias Otelin yıkıntılarının yanından geçiyoruz büyük bir acıyla.
Kentin her yanında inşaat vinçleri göze çarpıyor. Parası olanlar için depreme dayanıklı konutların üretimi başlamış. Devletin hemen vereceğini söylediği TOKİ evlerinin bir bölümü ise yerel seçim malzemesi olarak dağıtılmaya hazırlanıyor.
Hayatların altüst olduğu depremin üzerinden geçen bir yılda ne yazık ki yoksulun, çaresizin yarası kanamaya devam ediyor.
Bir yandan tekrarlayan depremlerin korkusu kapalı yer travmalarını depreştirirken bir yandan da sadece iki küçük odadan oluşan konteynerlerde yaşam kalabalıklaşıyor.
Bu da duygusal şiddet, psikolojik şiddet, ekonomik şiddet yani aile içi şiddeti artırıyor. Bu şiddetin bedelini ödeyenler kadın ve çocuklar.
Depremin daha ilk gününden itibaren bölgeye koşan Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü’nün öncülüğünde kurulan sayısı bugün 30’a ulaşan Mor Yerleşkeler’den birindeyiz yine. Kadın ve çocuklara destek için kurulan yerleşkeler bu kadın ve çocuklar için bir umut.
Ziyarete geldiğimiz Mor Yerleşke’de “iyileşmeye” çalışan kadınlar yaşadıklarını büyük bir heyecanla paylaşıyor.
Aslı Bozkurt gencecik bir kadın. Üç kız çocuğu var. Yedi aylık hamile. Kendilerine ait ev yıkılmış. Bir kızıyla saatlerce enkaz altında kalmış. Çocuklarının uykularından çığlıklarla kalktığı dönemler aylar sonra yeniden düzene girmiş.
Eşi şu anda işsiz. Adıyaman’da kiralar 15-20 bine ulaştığı için konteynerden başka yer düşünemiyor. “Artık yeniden ev alma, eski hayatımıza dönme hayal oldu ama yine de çocuklarımız için hayata tutunuyoruz” diyor.
Bedriye Arslan’ın ise biri 17 yaşında engelli üç çocuğu var. Depremden yara almadan kurtulmuşlar ama her geçen gün hayata tutunmak daha zor olmuş. Gözyaşları içinde anlatıyor yaşadıklarını. “Hayatımdan vazgeçtiğim bir anda Mor Yerleşke ile tanıştım. Kadınların desteğiyle yeniden yeşeren bir hayatın içindeyiz” diyor.
Psikolojik ve fiziksel şiddet yaşayan iki çocuklu Ayşe Güler ise özel hayatında değişiklik yapacağı bir dönemde yakalanmış depreme. “Burada aslında hayatla barışıyoruz. Ancak acımız ve korkularımız hâlâ devam ediyor” diyor.
YENİDEN PLANLANMALI
Boyner Grup Yönetim Kurulu üyesi Ümit Boyner de bir yılda deprem bölgesinde hayatın normale dönemediğini belirterek şunları söylüyor: “Maalesef bu senaryonun çok gerisindeyiz. Sevgili Canan Güllü’nün telefonuyla projeye dahil olduk. Şu an 11 yerleşkedeyiz. 3 binden fazla kadın ve çocuğa ulaştık. Ancak yeterli değil. Bir sene içerisinde aslında hiçbir şey değişmedi. Bu yüzden önümüzdeki günlerde de sivil toplum örgütleri ve özel sektörün bir araya gelerek hayata geçirdiği projeleri nasıl daha verimli ve kapsamlı hale getirebileceğimizi planlamamız lazım.”
MOR YERLEŞKELERE HUKUK BÜROLARI
Canan Güllü ise şöyle konuşuyor: “Dünya Sağlık Örgütü afet bölgelerinde kalma süresini 12 ila 18 ay olarak belirliyor. Şu anda bölgede her şey gönüllülükle yürüyor. Ayrılmamız söz konusu değil. 5 yıldan da az olmayacak gibi görünüyor. İşsizlik arttıkça ve hayat normale dönmedikçe hukuki sorunlar da artış gösteriyor. Bu yüzden Mor Yerleşke Hukuk Birimi’ni hayata geçireceğiz. Deprem bölgelerinde mülkiyet hakkı ve şiddet nedeniyle baroları güçlendirerek harekete geçireceğiz.”
GÜNDEM
22 Kasım 2024SPOR
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024SPOR
22 Kasım 2024SPOR
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024GÜNDEM
22 Kasım 2024